Perşembe, Şubat 23, 2006

Luskan'da Cinayet [Varolmayan Romandan Bir Parça]

Katil, gölgelerden örülme pelerinine sıkıca sarıldı. Sadece düşüncesiyle pelerinin büyüsünü harekete geçirdi ve yaklaşık kırk adım ötedeki devasa bir başka sütunun gölgesinde belirdi.
Katil -ki ismi Bane di- kara pelerini içinde bir gölgeden farksızdı. Damarlarındaki iblis kanının insan suretindeki temsili kızıl gözleriyle devasa mağaranın görülemeyen tavanına doğru dikkatle baktı.
Çoktan yitip gitmiş bir cüce medeniyetinin Karanlıkaltı'nın yukarı dehlizlerinde inşaa ettiği kadim bir mağaraydı burası. Belki de cücelerin yeryüzü ile ticaret yapabilmek amacıyla kurduğu bir sınır kalesi ya da benzeri birşeydi. Mağaranın her yerinde elli ayaktan daha yüksek sütunlar tavana doğru yükseliyor ve gölgelerde kayboluyordu. Kimi sütunlar yer yer yıkılmış parçalanmıştı.Garip,besbelli ki büyülü,mavi soluk bir ışık bu sütunlardan yayılıyor,tüm mağarayı gölgelere boğuyordu.
Katil gölgeleri severdi.
Derinlik ejderi ve gümüş saçlı yarı elf kadın aynı anda materyalize oldular.İkisi de mağaranın tavanına yakın bir yerlerde havada öylece asılı duruyor ve birşeyler söylüyorlardı.Ejder kanatlarını ağır bir şekilde çırpıyor bir yandan da sonuçları Bane ve Lodjya isimli yarı-elf için pek hoş olamayacak bir büyünün sözlerini mırıldanıyordu.Ejderin sesi metalik ve yılansıydı.Eflatun pelerini arkasında dalgalanan,büyüsünün kudretiyle uçan yarı elf de melodik sesiyle bir başka tılsımın sözlerini söylüyordu.
Büyüsünü ilk önce tamamlayan ejder oldu.Önünde alevlerden bir küre oluştu ve inanılmaz bir hızla yarı elfe doğru fırladı.Ancak Lodjya nın çevresinde bir anda oluşan camı andıran,gül rengi bir küreye çarparak etkisini yitirdi.
Lodjya büyüsünü bitirdi ve gökkuşağının renklerini barındıran ışınlar ellerinden fırlayıp mağaranın loş maviliğini parçaladı.Gölgeler bir anda yok oldu ve Bane huzursuzca kendisi sütuna daha da dayadı.
Yarı elf in büyüsünün etkisi bunla bitmedi.Kızıl ve sarı iki ışın gri renkli ejdere çarptı.Kızıl olan yaratığın göğsünün sağ tarafındaki deriyi yaktı,eritti ve yaralı ejder yılansı sesiyle inlerken derisinde baloncuklar oluşmasına neden oldu.Sarı ışın ejderin kanatlarından birine çarptı ve burada oluşan yıldırımlar yaratığın kanadını parçalayıp mağaranın tavanına doğru yolaldı.
Derinlik ejderi acıyla haykırdı,havada dengesini kaybetti ve zemine doğru bir an için süzüldü.Tekrar gölgelere boğulan mağarada Bane beklediği fırsatın ortaya çıktığını gördü ve bir kez daha pelerinin büyüsünü harekete geçirdi.Tavana yakın gölgelerde belirdi ve yaralı ejderin uzun yılansı boynuyla sırtının birleştiği noktaya doğru kendini bıraktı.Tam da belirlediği noktaya indi ve dengesini rahatça sağladı.Büyülü epesini-ağzı gümüş,kabzası kara deriyle sarılı ince bir kılıçtı- ve sahibi eline alınca ağzı aç bir kızıllıkla parlayan hançerini kınlarından çekti.
"Katliam zamanı"diye düşündü kızıl gözlü katil ve hançeri ile epesi ölümcül danslarına başlarken büyük ve çarpık bir mutlulukla sırıttı.
Ejder bir anda ortaya çıkıp derdini ikiye katlayan mahluğa lanet yağdırırken,Bane in silahları ejderin sırtında ve boynunda derin yaralar açtılar.Hançerin yaydığı kızıl ışık mağaranın soluk mavisiyle karışıp mor bir renge bürünmüştü ve büyük bir beceri ve hırsla ejderin bedenine inip kalkarken yaratığın bedeninden kara-kızıl kan gayserlerinin fışkırmasına neden oluyordu.
Lodjya bir başka tılsımın sözlerini söyledi ama görünürde birşey olmadı.
Ejder tepesindeki savaşçıdan kurtulmak için hızla büyüsünü bağırdı.Bedeni bir anda zümrüt rengi büyülü alevlere boğuldu ama bu alevler kendisine zarar vermedi.Büyünün amacı kendisine bu kadar acı yaşatan kahrolası yaratığı yakıp küle çevirmekti.
Yeşil alevler katilin acıyla haykırmasına neden oldu.Büyüye karşı koyamayacağını anlayan Bane kendini ejderin sırtından yere doğru bıraktı.
Yarı-elf bu arada biraz önce yaptığı büyü ile elde ettiği telekinetik güçleri kullanarak ejderin arkasında yer alan parçalanmış bir sütunu tavanın gölgelerine doğru kaldırma işini tamamladı ve yoğun bir zihinsel çabayla devasa taş parçasını bedenini saran alevlerle tüm mağarayı iğrenç bir yeşile boğan ejderin tepesine getirdi.
Ve bıraktı.
Ejder,Bane in sırtından aşağı atladığını farketti ve hızlı bir karar verdi.Katille daha sonra ilgilenecekti.Önce lanet büyücüyü halletmesi gerekiyordu.Kafasını yarı elfe doğru uzatmış en güçlü büyüsünün sözlerini tam söylemeye başlamıştı ki bedenine birşey çarptı.Tüm bedeni acıya teslim oldu.Yaratık haykırarak sütunun altında yere çarptı,bedenindeki tüm kemikler paramparça olurken sesi tiz bir çığlığa dönüştü ve en sonunda kara-kızıl kanı küçük bir kan gölü oluşturmaya başlarken mağara zemininde, kesildi.
Bane ejderin sırtından atlamıştı ve yere inerken tepesinde acıyla haykıran ejderin gitgide büyüyen gölgesine sığınarak-ki bunu yaparken tatlı ironiyi düşünüp sırıtmıştı-bir başka sütunun gölgesinde belirdi.
Sütunun yanından ayrılıp ezilmiş derinlik ejderinin yanına giderken,gümüşi saçları arkasında süzülerek yere inen Lodjya'ya baktı ve göz göze geldiler.İkisi de birbirlerinin kan ve çelikle kaplı son bir kaç günün yorgunluğu ile yıpranmış yüzlerine baktılar.
Lodjya inişini tamamladı,ejderin taş parçaları ile kaplı cesedinin yanında birbirlerine sıkıca sarıldılar.Bane pelerinini ikisini de örtecek biçimde sardı ve koca cesedin gölgesinde kayboldular.
Doğan "dodo the bird" Öztürk

2 yorum:

Adsız dedi ki...

olm bi kitap falan yaz bea ii olmus ii ii

Olcay Bayram dedi ki...

çok güzel olmuş, sitemizi onurlandırmışsın. :D En iyisi kitap yazmak. olcay