Perşembe, Mayıs 18, 2006

ciğerine dert olsun

"Yüreğimin pırpırına sapanla gelme!
Bırak ayrılığında yolu yordamı olsun.

Bakma bahar bahar gözlerimin körüne ya da bak;
misli hazanlar döktü onlar,
ciğerine dert olsun!"

Bir ayrılıktan arta kalanlardı geride bana bıraktıkları.

Sıradan bir bahçenin dünyanın en özel yeri hale gelmesini sağlayan o çaybahçesi , bahçede oturduğumuz dip köşedeki masa , o masada ; az önce dudaklarındaki son buseyi bıraktığı , açık içtiği çayın son demlerinin kaldığı garip bardak , bardağın yanında hemen yanında buz gibi olmuş ellerim? Az önce varlığı ile ısınan , saçlarına dokunduğumda dünyayı unuttuğum , ellerimde ellerinin kaybolduğu nice anda kocaman olan güven veren , ama o yokken çaresiz , titrek , yalnız , buz gibi ellerim. Ellerimin sonunda ben. Işığını kaybetmiş , ne yapacağını bilmeyen sadece bir ben. Kimsesiz bir ben.

Ve aklımda beynimde düşüncelerim. Yaşadıklarımız. Uykusuz kaldığımız nice gece. Saçma sapan şeylere güldüğümüz nice anı. Birlikte seyrettiğimiz son film. Gittiğimiz son cafe. Bana son gülüşün , son ağlayışın. Seni sayısız kızdırışlarım. Her kavganın sonunda boynuma sarılışların , şimdi hepsi ve ben o masada kaldık.

Hepimiz sen kalkıp giderken ve sadece olmadı derken hepimiz bakakaldık. Beynim neden diye sormaya başlarken , kalbim sevmiştim ama diyorken , gözlerim nolur gitme kal , ellerim yalvarırım bırakma derken o garip çaybahçesinde o masada öylece kalakaldık.

Oysa bir ayrılığında yolu yordamı olmalıydı. Nasıl ki zor şeylere alıştırılıyorsa insan , bir kalpte bir ayrılığa alıştırılmalıydı. Dün gece sevmiyorum demezken gözlerin bu sabah bu kadar uzak , bu sabah bu kadar yabancı , bu sabah bu kadar bensiz olmamalıydı.

Oysa kaç sabah sana uyandım ben , kaç gece içine sen kattığım dualarım oldu , oysa tüm hayallerim senli oldu benim , içine sen kattığım düşlerim oldu. Şimdi bu sensizlik nasıl anlatılacak bu kalbe. Nasıl bıraktı seni diyeceğim , gitti. Ben seni severken , ben gözlerinde kaybolurken günlerce kalbi senle değilmiş diye nasıl diyeceğim.

Şimdi yaşadığımız günleri geri geri yürüyerek unutabilir miyim dersin? Her sabah sevmemiş seni diye güne başlasam , her gece unut onu diyerek dualar etsem , çıkar mısın kalbimden , unutabilir miyim seni?

Giitin sen , sadece gittin. Geride bıraktığın bu kalbi , o masayı , o bardağı düşünmeden gittin.

Sevmediğine inanmıyorum ben inanamamki aşkın canı sıkıldı seni aldı sadece. Kokun kazağımda , sözlerin dilimde , gözlerin her gece aklımda olduktan sonra gitsen ne fayda.

Ben kızmıyorum sana kızmıyorum da tek söylemek istediğim sana bunu yapmak için puslu bir bahar sabahını seçmeseydin keşke !

Bu yazı gözyaşları birilerinin ciğerlerine dert olanlara...

Derya "Bla" Öztürk

Hiç yorum yok: