Pazar, Temmuz 16, 2006

ordan burdan

Bir kaç gündür ev dolup dolup taşıyor.Dün evde 8 kişiydik allah'tan ev de yatacak yer problemi olmadı.Her oda da ya 2 kişi ya da 3 kişi kaldı.Yarın 2 tane sınavım var ve ben halen dersin başına oturabilmiş değilim,neyseki kolay da pek kasmıyorum.Hafta sonu Ayvalık işi de yattı çünkü misafirlerimiz vardı tüm cuma ve cumartesi izmir'i gezdim.Şu sıralar izmir pek kalabalık değil çünkü herkeşler ya denizde ya da başka bir yerde tatilde.
Misafirlerimizle ilk önce gezmeye İnciraltıyla başladık.İnciraltı sahilde ve harika balıkçılar,cafeler,restoranlar var.İnsan kendini orda acaip huzurlu hissediyor.Özdileğin marketinden alınan aparatiflerle sahile oturup keyif yapmanın tadı bambaşka 0luyor.
Sonra Alsancak'ta bir akşam yapmak:rock barların önünden geçerken siyah giyen adamaların içmeleri,sokakta tesbih satan zencilerin şirinliği,saksofon çalan romantik adamın hiç nefesinin tükenmeyişi ve sizi o harika,büyülü havaya sokması,tikilerin komikliği,travestilerin yanınızda ki erkeklere bulaşması,sahil tarafından yürürken her cafe'nin her barın önünde duran adamın kolunuzdan tutup size zorla içeriyi göstermesi,midyecilerin önünün kalabalıklığı ve daha bir çok şey gerçekten yaşamadan tat almanızı ve yaşadığınızı hissetmenizi sağlıyor.İzmir konum ve durum itibariyle hem eylenmeyi seven hem de eylenmeyi bilen bir şehir olduğu için hiçbir memleketinde canınız sıkılmıyor.Her yerde mutlaka ilginç olaylarla karşılaşıyorsunuz.Özellikle kıyıya yaklaşan arap gemilerinin mürettebatı Alsancak sokaklarına inince bu ilginç görüntü karşısında şaşkınlığınınızı gizleyemiyorsunuz.Sarıklı beyaz üniformalı zenci bir sürü yağız delikanlı ya mağzalarda alışveriş yapıyor ya kordonda çimlere uzanmış izmirin kızlarını kesiyor ya da izmir sokakların da volta atıyor.Hatta arkanızdan hiç bilmediğiniz bir dilde birşeyler söylüyorlarsa ve siz dönüp ingilizce yanıt veriyorsanız durum olduğundan daha da komik bir hale geliyor.Geçen gün arkadaşlarım Alsancakta gezerlerken mini minicik minyatür bir çocukla karşılaşmışlar.Bu çocuk ayakları yalın elinde bir demet gül satıyormuş.Bizimkiler bunu görünce hemen takılmışlar ve konuşmaya başlamışlar,gerçekten zeki ve çok şirin bir çocukmuş.Giderlerken de eline bir miktar para koymuşlar ve el sallamışlar ama çocuk peşlerinden ayrılmamış bizimkiler de merak etmişler neden peşimizden geliyor nası sevdi bizi falan diye,ama çocuğumun amacı farklıymış:Meğer parayı alınca kendini suçlu hissetmiş ve gülünüzü unuttunuz diye peşlerinden gelmiş.Sonra arkadaşlarım gülü istemediklerini başkasına satmasını söylemişler ama lütfen gülü alın diye çocuk ağlamaya başlamış,bizimkiler de dayanamayıp gülü almışlar fakat bu sefer de gül kırılmış.Çocuk özür dileyip uzaklaşmış.
Çocuklar kadar saf ve temiz kalabilmeyi çok isterdim.İnsanlar keşke hiç büyümeseler diyor bir yanım ama hepimiz toplu yaşama ayak uydurabilmek için benliğimizi,saflığımızı mahvediyoruz.offf off içlendim bak şimdi yazdıkça yazasım gelio ama başka bi yazıya umarım dersim geldi şimdi:)...bugün 18 temmuz yazıma azcık devam edicem yaa ümit izmire gelcekti gelemiomuş bende uygun koşullar falan hazırlık yapmıştım ama neyse yaaa başka zamana demekki.Bugün ÖSS açıklandı way be!Yaa bide şimdi iş başvurusu için mülakata gitmeliyim,sanırım iş buldum. :)
fulyy'İŞÇİ'güler

Hiç yorum yok: