Pazar, Ağustos 06, 2006

Minibüs ve Kafa

Staja başladım. Çalıştırmazlar gibi bir düşüncem vardı suya düştü. Yormasalar da çalıştırıyorlar, aslında çalıştırmaları daha iyi yoksa zaman geçmiyor. Konu o değil ondan sonrası. Saat 17.30 fabrikadan çıkıyorum. Aç ve yorgun olarak minibüs durağına gidiyorum. Durağın yanında ki seyyar satıcıdan bazen limonata alıyorum. Önden 3. sıra tam olarak camın açık olduğu yere denk geliyor. Hemen cam kenarına ilişiyorum. Perşembe günü kendimi iyi hissediyordum ve kimseyi umursamadan. Dirseğimi camdan dışarı çıkarttım ve başımı da dışarı uzattım. Sonra hayatta her zaman ki sıradanlığından kurtuldu. Kaldırımda ki insanlara çok fazla yaklaşıyordum, araba sürtecek gibi oluyordum. Ama içeri giresim bir türlü gelmiyordu. Çimleri sulayan su tabancası yolu doğrulmuştu ve ben onu görmüştüm ama yine de içeri kaçmadım. Sadece gözlerimi kapadım ve suyun beni ıslatmasını bekledim. Çok güzeldi :) Sonra kızın teki elini kafasının üzerine koymuş bir şekilde yanında ki kıza "Çocuğun kafatası böyle" gibi bir şey söylüyordu ve benimle göz göze geldi. Yanında ki kıza "Aynı şu çocuğun ki gibi." dedi. Annemin bile yıllar sonra fark ettiği kafatasımda ki yamukluğu kız tek bir bakışla hatta ben minibüsle hareket halindeyken anlamış mıydı? Ağzıma kaçan ilk sinekle birlikte ağzımı kapattım. Eve geldiğimde doğrudan berbere gittim ve saçımı kestirdim. Artık hep aynı yere oturuyorum ve kolum hep aynı yerde. Arada sırada farklılık yapmak lazım. Aman nede büyük farklılık diyerek bitirmek istiyorum.

-Aman nede büyük farklılık!

Hiç yorum yok: