Çarşamba, Aralık 05, 2007

Hayatımın Otopsisine Girdim

Öyle böyle değil..

Hani derler ya bursa'ya bir girişim vardı diye.. Öyle işte.. Ellerim ayaklarım ayakta parmaklarım diye sordum doktorlara.. Kendileri benden daha zeki olmalılar ki cevap vermediler.. Susma sustukça sıra götüne girecek diye bir ses duydum hemşirenin tekinden.. O sırada bayıldım işte..
Rüya gördüm bir tane..

Elinde neşteri ile geldi bir adam.. Bir parça aldı kalbimden.. Aaaah diye osurdum.. Haykıracak mecalim yok lan napayım.. Hem rahatlamak hem de biraz olsun adamın dikkatini dağıtmak istedim.. Leş kokan bir hayata, biraz olsun katkım olsun istedim.. Duygularımı sıça sıça içimde biriken gazı çıkarmak doktorların işi değildi tabi.. Bu tamamen ben ile bağırsaklarım arasında olan bir duelloydu.. Silahlarımız belli.. Buffy'den kalma bir kazık ve benim yıpranmış dübürüm.. Emanete ihanet etmemek için dübürü ben aldım.. Bağırsak zaten kazığı seçmişti.. Oyuncak vefalarım var ya.. İşte en çok onlar beni sikti hayatta.. Neyse annem başladık duelloya;
Ender gelişen bağırsak atakları vardı kalbimin sol üst kapakçığından başlayan.. Ben ancak osurabiliyordum elimdeki altıpatlarla....

Duello sonucunu en son yazarım..

Hayat diyelim.. Dediğimiz yerde kalalım.. Hani esrar çekerken döndürürsün ya tamamen doğal maddelerden üretilmiş dalgayı.. İşte o hesap döndürdüm hayatı sevdiklerimle.. Sevdiklerim, sevmediklerim.. En önemlisi platonik aşklarım.. Hayatta hiç bir acı, platonikle yalaşan yakın dostun osuruğu kadar etkili değildir.. Ben uzaktan bakarken siktiklerime, onların dudakları bir ileri bir geri düşlerime..

Hayallerim vardı lan.. Masumdum bende.. Suyla kafa bulduğum yıllardı.. Ah be.. Aşk lan.. Git artık kendini daha çok sevdirmeden.. Sevgi var ya.. Öldüm işte ben severken.. Ruhum devam etti severken.. Her kalbime giren bir duygu attı cebine.. Kiralık düşler, sahibinden satılık namuslar vs.. bunları gördüm ben hayatı yaşarken.. Yaşamak dedimde.. Bir fincan mutluluk isteyebilir miyim acaba ?

Peluş ayılara sarılıp uyuyan şanslı ibnelere inat, içtiğim şişelere sarılıyorum.. Dudaklarımın değdiği noktalara sevdalı gözlerle bakıyorum.. Körüm sanırım.. Göremiyorum akan zamanı.. Trafik ışıkları hep yeşil zamana.. Ben içip sıçarken zaman geçiyor.. Zaman geçtikçe ömür bitiyor, ömür bittikçe annem kaderimle sevişiyor..

Toprağa girmek ile cenaze namazında crowd surfing yapmak arasında olan dakikalarımı masturbasyon yaparak geçiriyorum.. Dünyevi zevklere alışmak kötü tabi.. Soğuk toprak götüme değmeğe başladı lan.. Bir titreme geldi hissettim.. Hissettiklerim büyüdü içimde ve şu an boğazıma kadar yarrağa batmış durumdayım.. Titanic misali yolcularımı kurtarmak için yeterli filikam yok.. Jack ve Rose.. Sağ ve sol taşşağım.. İkisi fazla bu dünyaya.. Biriniz donarak öleceksiniz.. Ama dua edin senaryoyu size ben yazıyorum.. İkinize de gelecek nesiller adına kıyamadım.

Nerde kalmıştık.. Heh.. girdiğim otopside ölüm nedeni olarak, mutluluk yetmezliğine bağlı kalp sikişi çıktı.. Tıpkı falımda çıkan gibi.. Falım fal götüm çuval olmuş.. Götüme soktuğum sevgiler, yarım kalmış düşler ve hor kullanılmış hayallerimle birlikte ölümün o soğuk koynuna girmişim.. Evleneceğiz değil mi diye sorduğum azrail'den tabii ki cevabını aldığımdan beri gözyaşlarım daha bir kuru.. Mıcır gibi akıyor feri sikilmiş gözlerimden..

- Doktor bey öldüm değil mi ?
- Afedersiniz anneniz bile sikilmiş..
- Oh şükürler tengriye..

Duelloyu kazanan taşşaklarım oldu bu arada.. Hala padişahlar gibi..