Çarşamba, Aralık 26, 2007

Alaka-ül Words 8

"Yazmak güzel şey de martılar var bir de..." dizelerini okumamla bu yazıya başlamam arasındaki ilişkiyi çözebilecek kadar zeki okuyucularım benim, merhabalar size.
Bu kadar da ayrı gayrı olmasın canım dedim ve söze hemen başlıyorum.
Geçen gün yolda yürürken bir anda ağlamaya başladım. Sonra beni öyle görüp de deli düşüneceklerini düşünüp ağladım(Orhan abi büyüksün). Ağlama nedenimse mahallede top oynayan çocuklardan birinin "o hareket"i yapmasıydı. Oysa yıllar olmuştu bu hareketi görmeyeli ve acısını unutmuştum. Evet efendim, bahsettiğim hareket tamamen "ensede top tutma hareketi"dir. Önce ayağınla topu havaya atıyorsun, sonra topla göz temasını serbest düşüşün kafanla sonlanacağı vakit kesiyorsun ve ani bir hareketle başını yere paralel olacak şekilde uzatıyorsun ve topu ensende tutuyorsun. Tabii işin püf noktası, top ensene geldiği vakit iki kolunu da "kartal duruşu" pozisyonuna getirip, ensede yarattığın çukurlukta topun durmasını sağlamaktır. Yapmayı en çok istediğim hareketti bu, hâlâ da yapabilmiş değilim. İçimde bir uktedir kaldı ama bir şekilde yapacağım. Yarın ilk işim top almak olacak ve onu yapmaya çalışacağım. Tabi önce bugünkü yapmaya çalıştığım şeyi bitirmem gerekiyor. Böyle dili arkaya atıyorsun, parmaklarını da dille damağın birleştiği yere koyup, üflüyorsun. Olmuyor lan, olmuyor işte!
"Anaconda ayna var" isimli yeni singılımın kayıtlarını bitirdiğim vakit bir şarkının kaydını daha tamamlayacağım. Sözleri şöyle başlıyor: Nilgün Belgün hayattan(hey hey hey ya), geçmişteki günlerden(hey hey hey ya), bir teselli ararsan(hey hey hey ya), bak o zaman resmime...
Aa bir saniye "parmak ağızda" isimli ıslıkta ilerleme kaydettim lan! Ahaha oluyor, vallahi oluyor. Eee sonuçta ne demişler?:
"Azimle sıçan şaşı kalkar"

Çarşamba, Aralık 19, 2007

çok sert bir yazı


Part - I -

Hiçbir edebi hata,imla hatası veyahut ahlak kuralları çerçevesi sınırlarıyla çeperlenmemiş ve gerçekten içimi dökme amaçlı bir yazı olacaktır. Sırf bu yazıyı yazmak için blog açacaktım hatta bu ve bunun gibi yazılar olur da yazarım diye. "e açsaydın ibiş neden açmadınız" diyorsunuz. isim bulamadım mnskym.böyle birçok söylemek istediğim fakat söylemenin yemediği evet yemediği hususların bulunduğu yazımda sadece bir yere yazmak istedim. muhtemelen şahsına yazılan kişi okumayacaktır.okumasındır da fakat yazmam lazım çok feci. "illa yazacaksan pc ne yaz lan nıwhdıqwhduı" dediğini duydum ibne dodo. yok oglum sana ne mnskym böyle bu bir nevi ruhsal masturbasyon. yüzüne karşı diyemiyorum ama dünyaya haykırıyorum lan demek kendimce.

Part - II -

Yok ya valla ne gıcık birşey bu. o ya da bu sebepten dolayı belli bir dönem boyunca minimun ilgi aldığım bir ilişkiyi devam ettirmek ne pis birşey Allah kahretsin. mutluluğun tanımsız olacağı kişinin herşeyini anlayışla karşılayan sevgilisi olan ben yaklaşık 1 aydır azalan ilgiyi 3 hafta sonunda da "0" a çekecem herhalde. ya hak veriyorum yemin ediyorum hak veriyorum çok zor onun için sınavları dersleri var eşşek kadar kitaplar falan 3 aylık yerlerden sorumlu hep. ama istediğim benim biraz sıcak kanlı olmaya çalışması. ya soğuk değil aslında çok yoruluyor ama ne bileyim ya bazen yok muşum gibi davranması ya da varım ama hıh şurada da sevgilim var gibi davranıyor geliyor. ya da gelmiyor ya da hay ak. bir yandan böyle saldırıp bitirmek istiyorum ama oturup düşününce hiçbirşey diyemiyorum. haklı sebepleri var. fedakarlıklar falan yapmadı demiyorum. en büyük fedakarlıkları kaç bin kere yorulmaları falan da yaptı. ama ne bileyim ya.


Part - III -

Sorun ne biliyor musun? Aslında sorun benim. Hatta bu " sorun benim" den öte sorun alışmışlıklarım. neye mi alıştım? bundan önce hiç ilgisiz bırakılmadım ben. aksine ilgi manyağı olduğum bir sürü ilişki yaşadım. şimdi bunları gecici olarakta yaşamak afallatıyor. yok ulan kuul falan değilim ezik herifin tekiyim işte.. bak bunları yüzüne söyleyemeyecek kadar ezik. karşında "peki tamam" "yok canım önemli değil" diyebilecek gibi umursamaz davranmaya çalışıyorum. hoş umursar sözlerimde daha doğrusu ilgi gösterme cabalarım da sanki bir süngermişsin gibi sana çarpıp emilip bitiyor.duvar hatta çukur ayna olup bana daha fazlasını vermeni dilerken.(odak nokta muhabbeti vardı hatırlasam harika birşey buldum da toparlayamam)


bitti. evet okumayacaksın bunları ancak şu dönem geçince söyleyecem belki. ya da yazıyı okuturum. ondan sonra da söyler misin acaba yine " seni seviyorum " diye.

toplumsal bir mesaj kaygısı taşımadan ve tamamen bencillikten öte bir dışa vurum içeren bu yazıma "ashram dinleyin lan ama moduna girmek lazım" diyerek bitiriyorum.

Cumartesi, Aralık 15, 2007

gubbirigukguk

deli sıkıldım.

"ne kadar oldu acep buraya yazmayalı?" deyu dü$ünürken, "lan bana yasak mı koyuldu, adminiyim lan bu sitenin (olcay'ı yalarım)!" dedim kendi kendime. yazıyorum ulan! kendi blog'umu kirletmiyorum, gündelik kaygıların sikindirik pörtleklerini aktarımsala sıçıyorum, hepiniz de oturup okuyacaksınız o kadar!

(sinirli versiyonum yeni çıktı. bu aralar yazı dilim üzerinde kararsızları oynuyorum (kararsızları oynamak); velhasıl yeni yeni olaylara giriyor, heyecan dolu maceralara atılıyorum. kendimden fena halde sıkıldım, dadmin olmag adına atraksiyon pe$indeyim, oh bebek pe$in fiyatına taksitteyim, çeyiz düzüyorum!)

asosyalliğin dibine vurmak adlı bir kitap yazabilecek derecede ya$anmamı$lık biriktirmi$ durumdayım bünyede. bilmiyorum, bu da böyle bir dönem herhalde, geçer gider, ardından "ehuehue o ara öyleydi yeeaa..." deyu yorum dahi yaparım bakarsın, ibnemsi gibi pu$tumsu gibi, fantastique!

bitsin bu yazı. sıkıntım da geçmedi zaten, içim bayıldığ! yanaklardan öpmüyorum; zira sinirliyim biliyorsunuz, sinirliyken yanaklardan öpmek asla adetim olmamı$tır. bit.

Cumartesi, Aralık 08, 2007

Yumrukları Yiyen Rock Tribi

Heyt Ulan !

Kırbacımı savura savura ilerliyorum dandik ekmek kuyruğunda.. İnsanların kırbaçlara alerjisi olması kötü tabi.. Olmak ya da olmamak, senle benim aramdaki tek fark bu işte.. Ben varım sen yoksun, senin dünyanda ben yokum elbette ama.. evet evet doğru bildin sen varsın.. Arkadaşın madalyasını getirin.. Orada bak.. Dolabın üstüne koyduydum.. Lan cezvelerin yanında.. Cezve dedim de bir kahve yap içelim lan hadi..

Gardiyan olarak zaman var beni gözetleyen.. O büyüdükçe ben küçülüyorum hayata karşı.. Daha bir kambur oluyorum, daha bir eziliyorum insanlara.. Korkularım, cesaretimi daha fazla yenmeye başlıyor.. Şah ve mat.. Et ve tırnak.. Tırnaklarım uzuyor bir de.. Etimden ayrılıyor uzadıkça.. E hani et ve tırnak ayrılmazdı.. Zaman işte gördün mü? Zaman diye gazete de var ki tiksinirim.. Neyse..

Soytarı geçmişime eğlendir beni diyorum.. Palyaço misali korkutuyor beni.. Hani küçüklerde palyaçodan korkarmış ya o hesap işte.. Soytarım taklalar attıkça cebinden dökülen bayat anı kırıntıları beni daha bir bunalıma sokuyor.. Ulan daha yeni süpürdüm geleceğimi.. Mahvettin lan..

Ampüller de patlar.. Evet.. Siyasi mesaj da var burda.. Hatta siyasi masaj da var.. Tayvanlı kızlar yapıyor.. Bak canım nasıl da çekti.. Heh nerde kalmıştık.. Evet ampüllerde patlar.. Mesela Pamela Anderson'un ampülleri patlasa çok hoş bir ışık gösterisi olmaz mı? Olur valla.. Konuya dönersek; Işık ne demekti ? Gelecek.. Patlamış ampüllerden yayılan ışık benim geleceğimi belirler mi acaba? Belirlesin noooluuuuur.. Yoksa "gaz" lambamı kullanmak zorunda kalacağım ki hiç hijyenik bir geleceğim olmaz o zaman..

Titanic bile batmış lan ko(knock out) dibine diyen arkadaşlarım var.. Batan geminin malları diyorlar Jack ile Rose'a.. Jack'i zaten hiç sevmem.. Tam bir orospu çocuğu.. Annesiyle alakası yok olayın.. Rose desen.. O da bencil göt.. Kıçı üşümesin diye tek başına durmuş kapının üstünde.. Neden yaptın bunu lan? Tüm dünya'nın bunu bilmeye hakkı vardı.. Hakkı Bulut var bi de.. Çok kral adam.. Çok ama.. 3-4 kral gücünde taşşakları var.. mış.. Öyle diyorlar işte.. Benim pek haberim yok.. Erkeklerle ilgilenmiyorum ulan..

Comfortably Numb'ın, Pulse kaydındaki o 4 – 4.5 dakkalık solosu gibi acılarım.. Sonuna kadar kusursuz ve bol yaş düşürtenden.. Şimdi mantık olarak şöyle bir soru doğuyor beyinlerde.. David Gilmour tanrı mı? Değildir ama lan.. Yok yok değildir.. Ama inancınız aniden sarsıldı di mi? Ehehe.. Bilerek yaptım lan.. Hayatla taşak geçmek çok zevkli.. Yumrukları yiyen Rocky tribindeyim bu aralar.. En güçlü darben bu mu diyorum kaderime.. Nakavt olmaya beş kala, sol kroşemi tam uçkuruna vurucam bu kaderin.. Ama çaktırmayın siz.. Haberi yok ibnenin.. Bak kafiye de oldu bu arada..

Ocağın altında mutluluğumu unuttum.. Ben gideyim de bir bakayım.. Dibi tutmasın.. Bir yazımın daha itinayla sonuna geldim bu arada.. Bak şuradaki arada.. İki lobun arası.. Evet evet.. Tahminin doğru..

Hadi eyvallah..

Çarşamba, Aralık 05, 2007

Hayatımın Otopsisine Girdim

Öyle böyle değil..

Hani derler ya bursa'ya bir girişim vardı diye.. Öyle işte.. Ellerim ayaklarım ayakta parmaklarım diye sordum doktorlara.. Kendileri benden daha zeki olmalılar ki cevap vermediler.. Susma sustukça sıra götüne girecek diye bir ses duydum hemşirenin tekinden.. O sırada bayıldım işte..
Rüya gördüm bir tane..

Elinde neşteri ile geldi bir adam.. Bir parça aldı kalbimden.. Aaaah diye osurdum.. Haykıracak mecalim yok lan napayım.. Hem rahatlamak hem de biraz olsun adamın dikkatini dağıtmak istedim.. Leş kokan bir hayata, biraz olsun katkım olsun istedim.. Duygularımı sıça sıça içimde biriken gazı çıkarmak doktorların işi değildi tabi.. Bu tamamen ben ile bağırsaklarım arasında olan bir duelloydu.. Silahlarımız belli.. Buffy'den kalma bir kazık ve benim yıpranmış dübürüm.. Emanete ihanet etmemek için dübürü ben aldım.. Bağırsak zaten kazığı seçmişti.. Oyuncak vefalarım var ya.. İşte en çok onlar beni sikti hayatta.. Neyse annem başladık duelloya;
Ender gelişen bağırsak atakları vardı kalbimin sol üst kapakçığından başlayan.. Ben ancak osurabiliyordum elimdeki altıpatlarla....

Duello sonucunu en son yazarım..

Hayat diyelim.. Dediğimiz yerde kalalım.. Hani esrar çekerken döndürürsün ya tamamen doğal maddelerden üretilmiş dalgayı.. İşte o hesap döndürdüm hayatı sevdiklerimle.. Sevdiklerim, sevmediklerim.. En önemlisi platonik aşklarım.. Hayatta hiç bir acı, platonikle yalaşan yakın dostun osuruğu kadar etkili değildir.. Ben uzaktan bakarken siktiklerime, onların dudakları bir ileri bir geri düşlerime..

Hayallerim vardı lan.. Masumdum bende.. Suyla kafa bulduğum yıllardı.. Ah be.. Aşk lan.. Git artık kendini daha çok sevdirmeden.. Sevgi var ya.. Öldüm işte ben severken.. Ruhum devam etti severken.. Her kalbime giren bir duygu attı cebine.. Kiralık düşler, sahibinden satılık namuslar vs.. bunları gördüm ben hayatı yaşarken.. Yaşamak dedimde.. Bir fincan mutluluk isteyebilir miyim acaba ?

Peluş ayılara sarılıp uyuyan şanslı ibnelere inat, içtiğim şişelere sarılıyorum.. Dudaklarımın değdiği noktalara sevdalı gözlerle bakıyorum.. Körüm sanırım.. Göremiyorum akan zamanı.. Trafik ışıkları hep yeşil zamana.. Ben içip sıçarken zaman geçiyor.. Zaman geçtikçe ömür bitiyor, ömür bittikçe annem kaderimle sevişiyor..

Toprağa girmek ile cenaze namazında crowd surfing yapmak arasında olan dakikalarımı masturbasyon yaparak geçiriyorum.. Dünyevi zevklere alışmak kötü tabi.. Soğuk toprak götüme değmeğe başladı lan.. Bir titreme geldi hissettim.. Hissettiklerim büyüdü içimde ve şu an boğazıma kadar yarrağa batmış durumdayım.. Titanic misali yolcularımı kurtarmak için yeterli filikam yok.. Jack ve Rose.. Sağ ve sol taşşağım.. İkisi fazla bu dünyaya.. Biriniz donarak öleceksiniz.. Ama dua edin senaryoyu size ben yazıyorum.. İkinize de gelecek nesiller adına kıyamadım.

Nerde kalmıştık.. Heh.. girdiğim otopside ölüm nedeni olarak, mutluluk yetmezliğine bağlı kalp sikişi çıktı.. Tıpkı falımda çıkan gibi.. Falım fal götüm çuval olmuş.. Götüme soktuğum sevgiler, yarım kalmış düşler ve hor kullanılmış hayallerimle birlikte ölümün o soğuk koynuna girmişim.. Evleneceğiz değil mi diye sorduğum azrail'den tabii ki cevabını aldığımdan beri gözyaşlarım daha bir kuru.. Mıcır gibi akıyor feri sikilmiş gözlerimden..

- Doktor bey öldüm değil mi ?
- Afedersiniz anneniz bile sikilmiş..
- Oh şükürler tengriye..

Duelloyu kazanan taşşaklarım oldu bu arada.. Hala padişahlar gibi..