Salı, Ağustos 29, 2006

Alaka-ül Words 6

Zeytinyağlı yiyemem ammaan, nasıldı lan devamı? Ooo merhabalar okurist insan, hava çok sıcak di mi? Tamam, yazın ayrı bir konsepti vardır da bu kadar da olmaz ki, böyle de yatılmaz ki diye bir Orhan Veli şiiri vardı sanki dememle, yukarıdan teyzenin "küçüüüüük" diye bağırması bir oldu. Önce üstüme alınmasam da ısrar edince "teyzee, ben büyüdüm" dedim. "İyi de buradan karınca kadar gözüküyorsun" diyince olayın esrarını çözdüm.
Isınamadım lan bir türlü erişte yemeğine. Sanki içinden ablamın ileride evleneceği adam çıkacakmış gibime geliyor. Ben de ona "merhaba erişte, hamdolsun erişte" diyecekmişim sanki. Gerçi ablamın evleneceği yok ya. neyse, er işte bir hayır vardır.
Lan duydum da inanmadım, denedim oldu. İsmail yk'nın "bomba bomba" şarkısını tersten dinleyince şöyle diyo: "Ay lov zeytin, ay lov zeytin". Çok şaşırdım.
Sarhoş olmamak lazım harbiden. Olunca çiftetelli oynamaya başlamışız arkadaşla. Bir süre sonra arkadaş "düzgün oyna, elime bakma" diyince "yer değiştirelim lan o zaman" dedim, o da "denizden babam çıksa yerim değişmez" dedi.
Buldum lan; zeytinyağlı yiyemem ammaannn, asta la vista diyemem ammaannn.
Saygılarımınan...
Doğa "Perapolente" Genç

Pazartesi, Ağustos 28, 2006

Magnum

Bir iki üç dört tamam. Yedim ulan yedim. Dün gece hayatımda ilk kez Magnum yedim. Daha önce bir çok defa Magnum almak için gitmeme rağmen hep Cornetto alıyordum. Bu sefer ilk kez Magnum aldım. Harbiden güzelmiş. Cornetto'nun bütün çeşitlerini denemişimdir ama böyle bir tat hatırlamıyorum. Küçükken Max alırdım elime akardı, sinir olurdum. Sonra külah teknolojisine ilgi duydum. Çubuklu dondurmalardan uzak durmaya başladım. Zaten küçük bir bademcik sorunum var. Ama Magnum harbiden iyimiş.
İşin ilginç yanı ilk kez aldığım Magnum'da bir de bedava çıkması oldu. Bunları sizinle paylaşmak istedim. Bisiklet kullanmayı öğrendikten sonra dediğim gibi "Bende artık sizlerden biriyim."

Pazar, Ağustos 27, 2006

bir şehir hakkında ilk izlenim

Hiç istemediğim halde perşembe sabahı hataya gitmek zorunda kaldım.Kapıdan çıkarken anneme somurtuyordum ama elden birşey gelmiyordu yazılmış bir kere kaderime.Artık otoban araba ve tabela görmekten gerçekten sıkıldım neden hala ışınlanmayı bulamadılar ki?(hatay da hava alanı yok ama inşaatı başlamış.)Adana'dan sonra iskenderun vardı.Hataya giden yol iskenderunun arkasında kalan dağadan dewam ediyor ve iskenderun kuş bakışı eşsiz deniz manzarasıyla harika görünüyodu.Yol boyunca deniz bir görnüp bir saklanıyordu.İskenderundan sonra yaylası olan belen i geçiyorsunuz ve hataya yaklaştıkça dağlara tırmanıyorsunuz.Dağlara tırmandıkça hava soğuyor ve sislerin içine giriyorsunuz taki artık amip ovasına inmeyene başlayana kadar.Uçsuz bucaksız düzlüklere doğru dağlardan inmeye başlıyorsunuz ve harika manzara size eşlik ediyor.Eğer bizim gittiğimiz gün sis olmasa suriye dağlarını da görebileceğimi söylediler.Aslında görüpte ne yapabilirim yani, bildiğimiz dağ işte ama bize ağit değil ya işte ilgi çekiyor.Hataya ilk girdiğimizde gördüğüm bir tabelayla birazcık şaşırdım.Mustafa Kemal üniverstesine giden yönü işaret ediyordu ve ben hatayda üniversite olduğunu bilmiyordum.(ewet tamam bu biraz cahilliğe giriyor kabul).Misafir olduğum eve gittikten sonra biraz dinlendik ve akşam yemeğe çıktık.Yediğim yemek adana kebap oldu.Başka bir tadı hemen denemek istemiyordum ve gerçekten de kebabı orada da güzel yapıyorlar.Cüküs die tabir ettiğim bir caddesi var ve tüm cüküs mağzalar,lokantalar,cafeler orda sıralanmış.O caddenin bitiminde,asi nehrini geçtikten sonra şehrin merkezine geliyorsunuz ve mısır çarşısını andıran bir mağzalar zinciri görütüsüyle karşı karşıya kalıyorsunuz.Heryerde künefeciler ve elektronik alet satan dükkanlar var.Halep'e pasaportsuz turistik geziler varmış.Sanırım bu gezilerden halk bayağı bir eşyayı türkiyeye getirip pazarlıyor.Etrafta dikkatimi çeken okadar çok şey vardı ki!Mesela 5 arabadan 3 ü mercedes,bazı arabaların plakaları arapça,neredeyse herkes arapça biliyor ve konuşuyor gibi gibi şeyler.
2.gün Harbiye'ye gittik.Harbiye şehrin dışında bir ilçesi.Orada harika bir doğa ve manzara var,tüm eylence mekanları ve oteler de orada neredeyse.Şelalelerin içinde lokantalar var hatta suyun içindeki masalara oturup hatayın harika yemeklerinden yiyebiliyorsunuz.Akşam hava kararınca Harbiye gerçekten çok kalabalıklaştı ve akın akın da araba gelmeye devam ediyordu.Yani ben hataya giderken çok önyargılıymışım,okadar farklı ve ilginç adetleri varki ve gerçekten çok sahipleniciler.Arabayı durdurup bir adama adres sorduk mesela ve gideceğimiz yeri bize tarif etti hatta bir mekan söyledi bizde gittik.Gittiğimiz mekanda bizi kapıda karşıladılar hata telefon edilip bizim gideceğimiz haber verilmiş ve biz gidene kadar da hizmette kusur olmadı gerçekten çok ilginçti herkes çok sıcak ve çok iyiydi.Bence türkiyede gezilip görülecek daha çok ilginç ve güsel yerler,tanışılacak çok insan var.
fulyy'önyargıdan öldü'guler

Cumartesi, Ağustos 19, 2006

Fikrinden geceler yatabilmirem

Aslında çok güzel edebi bir eser çıkaracaktım ama sonra canım sıkıldı, sıkmayayım insanları dedim. Son zamanlarda çok fazla minibüse binmeye başladığımdan, bir çok anım oldu. Bir çok lafı düşünceme göre ikiye tekabül ediyor. Aklıma geldikçe gülüyorum yani böyle sırıtmak falan değil, deli gibi yolun ortasında gülebiliyorum. Gülmemi sağlayan olay şu:
Para öptürme numarası: Minibüste ortalarda bir yere oturacaksınız. Sonra elinizde ki bozuk parayı önünüzde ki insanın gözüne sokarcasına uzatacaksınız. O sırada hafifçe omzuna dokunun ve sürpriz. Ani bir kafa çevirme hareketinden sonra kurbanınız elinizde ki bozuk parayı öpüyor olacak.
Buna çok yakın bir olayı yaşadım ama yeterli değildi. Cesaretsiz bir insanın bunu denemeye korkması ve deli gibi aklına getirip gülmesi de ayrı bir olay tabi. Geçelim ikinci olaya:
Aynalara küsmek: Bu olay daha korkunç. Minibüsün yanında sehir halinde olan aracın camından dışarı bir kafa sağ tarafta ki dikiz aynasına doğru uzanıyor. O da nesi? Adam dişlerini çıkarmış, suratını korkunç bir ifade katmış ve aynaya bakıyor. Ben de şaşkın bir ifade ile adamı izliyorum. Sonra beni fark etti ve gözlerini kısarak kızgın surat şekline geçti. Bende bunu fark ettim ve "Ehehe kendini embesil haline sokarken seni görmedim, sürekli sırıtan delinin tekiyim ben." ifadesini yüzüme yerleştirerek hafifçe sırıttım.
O değilde aşağıda ki yazıya yorumlar çok dini iç erikli olmuş. Bu nedenle aklıma Kuran okuyan minibüs geldi. Sabah minibüse bindim. Henüz yeni uyanmışım hatta uyanamamışım. Minibüse bir girdim, biri Kuran okuyor. Şoförün yanında ak sakallı bi amca var. "Acaba o mu okuyor?" dedim. Etrafa attığım bir kaç temkinli bakıştan sonra sesin teyipten geldiğini anladım. İlahi de değildi resmen Kuran okuyordu. Bir huşu içinde gittim iş yerine. Bunu ayda ezan sesi duyan Neil Armstrong gibi anlatmam garip bir benzerlik. Kendinize iyi bakın, sağlıcakla kalın. Dur bakayım yazının sonuna Yusuf İslam koyabilcem mi?

Cuma, Ağustos 18, 2006

TAKILANZİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİ

Doğanla konuşmaktan yazmadım gitti yazıyı.Hatta ne yazcaktım ben?EE kayış nekar sağlam olsa da kopuyor bir yerde.Dün böyle bizm evde toplanmışız yaz okulunun son günlerinde veda toplantısı yapıyoruz.Herkeşler ayrılıcaz falan die işte üzülüyoruz ama sonra gecenin ilerleyen saatlerinde bir bakmışız yine dünyayı kurtarıyoruz.Siyasi içerikli sohbetler havada uçuşuyor başı çekenlerden biriyim.Ben pek siyasi tartışmalara konuşmalara girmem esasında siyaseti sevmediğimden değil aksine siyasete ilgimden.Bence siyaset öyle gürültüyle patırtıyla olacak iş değil yani ben buna inanıyorum.Eğer sen bu konuda boş boş hiç bir şey yapmadan bir üniversite öğrencisi olarak takılıyorsan...(üç nokta)Konuşmicaksın ozman.Ewet tartışmalar insana yeni görüşler katabilir ama onunda bir sınırı olunca sen kafanın dikine gidince hiç bir işe yaramıyor.
-Her neyse bu konuyu fazla uzatmicam.Bunları konuştuktan sonra ben yeterin ulen die bağırdım ve bitirdim bu sohbeti.Sonra çocukluktan açıldı konu.Küçükken erkek çocuklarında parmak atma tabiriyle yapılan bir hareket varmış ve bu harekete neden ihtiyaç duyuyorlarsa çok sık yaparlarmış.Adı üstünde işte salak malak bi çocuk.
ohaa saat 12 olmuş yarın sınaw war we ben hiç çalışmadım(yazamadığımdan değil salla)
DEWAMI olabilir ...
(aranjman ve düzenleme doğan:))
fulyy'eksik'guler

Pazar, Ağustos 13, 2006

ödümün insan dışkısına karıştığı anlar

En korktuğum dakikalar:
-Bugün akşam yürüyüşe çıktık ev arkadaşlarımla.3kız alık alık yürüyoruz böyle cadde kenarından.Muhabbete dalmışız hiç farkında değiliz bir araba yawaşça arkamızdan yaklaşmış gerzek bir bağırı incecik bir sesle kızlaaaaaaaar diye biz üçümüz hawada birbirimize önce sarıldık sonra yere indik beynimin bir an korkudan durduğunu hissettim caddede de bulunan herkeşler koptu bizim halimizi görünce.rezil olduk walla iyiki telewizyon şakası falan değil o halimizi gören...!
-dün bi manyaklık yapalım dedik araba kiralayıp çeşmeye kaçtık.önce deeniz keyfi yaptık sonra gecelere...Şöför arkadaşın fazla içmesi yasak tabi ama hiç dayanabilir mi ortama.Bide öleesine gittiğimiz bir mekanda(Shayna Beach) miller ın partisi varmış power fm le beraber düzenledikleri.DJ Ravın varmış.Dedik bukadar şans olur!sonra neyse bizim şöför çaktı votkaları ayakta zor duruyor tutturdu ben sürcem arabayı die adam bide hız manyağı.Walla dua ederek bindik arabaya.en son bindiğimi hatırlıyorum ben bitkisel hayata girmişim çığlık çığlığa izmire geldik.
Otobanda hıza bayılırım ama dün ohaa dedim benim canım çok tatlıymış.
-bir yaz okullar tatilken sanırım ben ozamanlar lise 2 ye falan gidiyorum adana da sialhlı bir manyakla karşı karşıya geldim.silahı bana doğrultmuştu.O zaman sanırım artık korku falanda değildi hissettiklerim kabullenmeye falan başlamıştım öleceğimi.Fulya dedim kızım işin bitti ölüceksin birazdan hiç kurtuluşun yok hayat sana buraya kadarmış annem şimdi nasıl üzülecek falan diye düşünmeye başladım.O ara nasıl olduda bayılmadım öyle ayakta kalakalmışım anlamadım.Nasıl adamdan kurtuldum o adama o halde nasıl bağırmışım hatırlamıyorum görenler anlattılar bana.Ben bu olaydan sonra 2 yıl kendime gelemedim korkudan sarılık olucaktım nerdeyse sanırım 15 kilo falan vermişimdir o olaydan sonra.Hiç bir şey yemiyordum ve herklesten korkuyordum.Hala bir yanımda vardır paranoyaklık.
-abim her seferinde ben evde mutfaktan çıkarken tam köşeyi dönüyorum napıyon die bağrıyo ve ben herzaman zıplıyorum.Bir gün ölüp gitcem görücek şapşal!
-erkek arkadaşımla ilk defa dışarı çıkıyorum üniversiteye geldiğim ilk yıl.Yürüyoruz böyle kordonda romantik olsun dedik akşam takılalım deniz kenarında.Hayvan gibi bir köpek(!o zaten bir hayvan)üzerimize doğru koşmaya başlamasın mı ben tabi kendimi en son erkek arkadaşımın kolları arasında buldum.Bir özür falan yanaklarım kızarmış o pis pis gülüyo bir ara zaten o köpeği onun oraya getirdiğinden falan şüphelendim.Acaba tesadüf değil miydi?diye sormaktan kendimi alamadım.:)
-ewde tek kalıyorum böyle ben korkmam ayaklarına yatıyorum.annemler arayıp arkadaşına falan git yalnız kalma diyorlar(bu olay bu seneden).Ben yok yaa ne olucak kalırım diyorum sonra gece saat 11 oldu bilgisayar başında takılıyorum elektirikler gitmesin mi:O.Ben yusufçuk yusufçuk...Arıyorum evde elektirik gidince yanması gereken bir lamba olucak o yok çalışmamış bide allahım dedim ölsem daha iyi galiba.Hemen arkadaşımı aradım kurtar beni diye.Ogelene kadar be ölücem attım kendimi balkona giremiyorum içeri her eşya üstüme falan gelio.arkadaşım gelse duyamicam.sonra yan komşu biliomuş tek olduğumu balkondan seslendi fulyy gel istersen die ölee yok gelmim ayağı yapıyorum güldü ii hadi sokak kapısına gel beraber bekleyelim arkadaşını yaptı olur dedim hemen.sonra arkadaşım gelince ne korkucam yaaa alla alla yapıom da yemedi tabi kimse.
-Geçenlerde eve bir arkadaşımı davet ettim.Akşam 9 gibi falan gelicek.ben bekliyorum bekliyorum gelen giden yok.saat 10 gbi bir msj geldi 10dk sonra ordayım diye.Ohh iiimmiişşş falan dedim.Arkadaşlarla evde oturuyoruz aradan 10dk geçmiş bizim evin yanından geçen sokaktan bir kaza sesi ama nasıl bir ses,dedik bomba falan patladı herıld.Sonra bir çığlık sesleri yardım edin koşun yetişin ölüyor diye,aman allahım ben koptum zaten dedim benim arkadaş falanda orda benim yüzümden öldü çocuk.Hemen telefonu aldım ambulans çağırdım bu arada kulaklarımı tıkıyorum o çığlıkları duymiiim diye ağlıyorum bir yandan.Aşşağı fırlamışım üstümde pijamalarım.İki araba çarpışmış 3. arbada çarpanlara vurunca bir araba şöförün üstüne devrilmiş yanında karısı ve çocukları da varmış.Bir yandan seviniyorrun bizmki değilmiş diye bir yandan kalbim duracak gibi bakamıyoyorum kazaya.
fulyy'tısık tırsık'guler

Salı, Ağustos 08, 2006

bol üç noktalı yazı...

[uyku]

...sonra masmavi taştan yapılmış,basit,ufak köprüden geçtim.Karşımda sonsuzluğa uzanan yemyeşil bir ova vardı.Sonsuzluksa tam karşımdaydı.Orada galaksiler çarpıştı,gökadalar uzay denen karanlık boşlukta amaçsızca sürüklendi ve zavallı gezegenler devasa ateşten topların çevresinde dönüp durdu.Hepsini açık seçik görüyordum.Sonra sonsuzluğa doğru koşmaya
başladım.Sonsuzluk aslında sonsuz bir uzaklıktı benim için ama bu fikri kavramayı başarabilirse zihnim,o zaman sonsuz gibi görünen aslında en yakınımda olacaktı.Ben buna inanmıştım.Hatta inanmaktan öte obsesiflik derecesinde tutulmuştum bu "sonsuzluğa ulaşmak" fikrine.İnanılmaz bir hızla koşuyordum şimdi.Yüz derimin kemiklerime yapıştığını hissedebiliyordum.Sonra kollarımı iki tarafa doğru açtım ve kendimi bıraktım.Uçuyordum...

[uyanıklık]

...çantamı bulamıyorum.Annem yine en alakasız yere koymuş olmalı s.ktiğimin çantasını.Sabahın altısında uyanıp çanta aramaktan daha beter birşey olabilir mi?Ah,işte orada.Hmmm..Cüzdan?Tamam.Anahtarlar?Tamam.Paso?Tamam.Telefon?Tamam."Baba ben çıktım görüşürüz!"...

[uyku]

...yeşil derili cin yanıma yaklaştı.Kulağıma doğru eğdi başını ve konuşmaya başladı.Nefesi çürük yumurta ve pas kokuyordu.O konuştukça imparatora yapılan ihanetin arkasında yatan gerçekleri daha iyi anlıyordum.Sonra anlatacakları bitti.Mahluğu bu dünyaya bağlayan efsunu bozdum.Tüm odaya yayılan zümrüt rengi bir duman olup kayboldu...

[uyankılık]

...insanlara tahammül edebilme yeteneğimin gittikçe azaldığını hissediyorum.Eskiden farklılıklara daha açık bir insandım.Şimdi önyargılarla kaplı zihnim.İnsan yaş aldıkça,kendi doğru ve yanlışları ekseninde bir gerçeklik yaratıyor.Buna uymayan her olayı,nesneyi ve kişiyi en iyi ihtimalle yok sayıyor ya da daha beteri,yok etmek istiyor...

[uyku]

...ama gerçek bu değil!(sonra iki adam boyunda,köpeğe benzer yaratığın ağzı (sağ bacağım içindeyken üstelik!) kapandı.Jilet keskinliğinde dişler dizkapağımı parçaladı.Başta ufak bir acı hissettim sonra tek gördüğüm bacağımın kopan kısmından fışkıran kendi kanımdı.Kızıl bir rüyaya daldım...)

[uyanıklık]

..."abi ne istediğini bilmiyorsun bence"dedim.Bakışlarını masaya eğmişti.Hiç bakmazdı zaten yüzüme.Gözlerinin içini görme fırsatını vermezdi kimseye.Dolayısıyla kimse ruhunu bilmezdi.İnsanlara bakmamayı marifet saymıyordu aslında.Bir gün İstiklal'de yürüdüğümüz sırada caddenin sonuna uzanan kalabalığı göstererek "oğlum şunlara bak"dedi,yüzünde dehşet dolu bir ifade vardı."korkunç lan harbiden!"dedim ama bana o kadar korkunç gelmemişti.Duruma uyuyordum sadece...

[uyku]

...ölü bir şehir panoraması.Güneş batıyor.Siyah şehir şimdi kana boyanmış gibi adeta.Kızıl...İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra harap olmuş bir şehir görüntüsü geliyor aklıma.Burası o şehre çok benziyor.Yıkılmış binaların gölgeleri kanlı parmaklar gibi uzanıyor sokaklarda.Ben sadece yürüyorum.Parçalanmış bir kaldırımın kenarında ölü bedenler görüyorum.Kimisinin kolu,kimisinin kafası yok.Kara anılar...Bir zamanlar yaşayan bu şehirde kendilerine ait hayatları olan,nefes alan insanlardı bunlar.Şimdiyse deli bir ressamın tablolarında görülebilecek türden grotesk figürler olmuşlar.Bense sadece yürüyorum...

[uyanıklık]

...uykum var.

Pazar, Ağustos 06, 2006

Minibüs ve Kafa

Staja başladım. Çalıştırmazlar gibi bir düşüncem vardı suya düştü. Yormasalar da çalıştırıyorlar, aslında çalıştırmaları daha iyi yoksa zaman geçmiyor. Konu o değil ondan sonrası. Saat 17.30 fabrikadan çıkıyorum. Aç ve yorgun olarak minibüs durağına gidiyorum. Durağın yanında ki seyyar satıcıdan bazen limonata alıyorum. Önden 3. sıra tam olarak camın açık olduğu yere denk geliyor. Hemen cam kenarına ilişiyorum. Perşembe günü kendimi iyi hissediyordum ve kimseyi umursamadan. Dirseğimi camdan dışarı çıkarttım ve başımı da dışarı uzattım. Sonra hayatta her zaman ki sıradanlığından kurtuldu. Kaldırımda ki insanlara çok fazla yaklaşıyordum, araba sürtecek gibi oluyordum. Ama içeri giresim bir türlü gelmiyordu. Çimleri sulayan su tabancası yolu doğrulmuştu ve ben onu görmüştüm ama yine de içeri kaçmadım. Sadece gözlerimi kapadım ve suyun beni ıslatmasını bekledim. Çok güzeldi :) Sonra kızın teki elini kafasının üzerine koymuş bir şekilde yanında ki kıza "Çocuğun kafatası böyle" gibi bir şey söylüyordu ve benimle göz göze geldi. Yanında ki kıza "Aynı şu çocuğun ki gibi." dedi. Annemin bile yıllar sonra fark ettiği kafatasımda ki yamukluğu kız tek bir bakışla hatta ben minibüsle hareket halindeyken anlamış mıydı? Ağzıma kaçan ilk sinekle birlikte ağzımı kapattım. Eve geldiğimde doğrudan berbere gittim ve saçımı kestirdim. Artık hep aynı yere oturuyorum ve kolum hep aynı yerde. Arada sırada farklılık yapmak lazım. Aman nede büyük farklılık diyerek bitirmek istiyorum.

-Aman nede büyük farklılık!

İç Kanama

ER34, Drama ve Despo arkadaşların bir final öncesi hazırladıkları hafif küfür içerikli rap (rep) şarkıları. Dinleyin bakalın. Eleştirilerinizi bekliyorlar. Klip çekeceğim gruplar arasında bu grupta var. Şarkıyı buradan indirebilirsiniz. Resim bizim okulun bahar şenliklerinde verdikleri konser sırasında çekildi. Farklı müzik türlerine de kapımızın açık olduğunu göstermiş olduk.