Cuma, Nisan 07, 2006

Bisiklet Günlüğü


Geçtiğimiz cumartesi, arkadaşlar bisiklet kiralayıp Edirne turu atmaya karar verdi. Bende katılmak istedim ama ne fayda? Bisiklet sürmeyi bilmiyordum. Bisiklete ilk kez üniversitede merak salmıştım. Çoğu arkadaşım yadırgadı bunu. İmalı vurgulamalarla "Hiç mi bilmiyon?" gibi sorulara maruz kaldım. Sonra yurt bekçimizin "efsane" adını verdiğim bisikleti ve bekçinin izni ile başladım öğrenme çalışmalarına. İlk bir kaç denemede yardım aldım ama sürme işlemine geçişim tamamıyla kendi çabamla oldu. Beni gören her kişinin yaptığı yorumları, bir kenara atarak iki saat boyunca sürdüm aleti. Benden sonra bekçinin bisikletine binen çocuk pedalların milini kırmış yani bende çatladı çocukta patladı. Şimdi arkadaşın bisikleti getirdik buraya, ben bisiklet alıncaya kadar onunla oynayacağız.
Artık sizler gibi sıradan bir insanım, bir farkım kalmadı. Tek üzüldüğüm nokta budur. Sevindiğim bir nokta ise "Oğlum, ben bi bisiklet kullanmayı bilmiyordum, artık onuda biliyorum." lafını kullanıp ardından pis pis sırıtmaktır.
Bu konuyu saygıdeğer fizik hocama açmaya karar verdim. "Hocam," dedim "bisikletin dengesi bizim beyinciğimize mi bağlı yoksa tekerleklerin dönmesinde oluşan jiroskop hareketine mi?" Morpheus'un Matriks'i Neo'ya ilk anlattığı yer olan beyaz fonlu mekanda ki deri koltuklar gibi koltuklarda oturuyor, birimiz diğerini dinlerken dumanı gitmiş ama hala sıcak olan kahvesinden yudumluyordu. Desem yalan olacak. Aslında otobüste karşılaşmıştım hocayla ve son durağa kadar konuştuk bu konuyu. Hoca, konuyu beğendi. Üçüncü sınıfta proje olarak alırsam yardım edeceğini söyledi. Son olarakta bende 25 yaşımda öğrenmiştim bisiklet kullanmayı diye ekledi. Umarım büyüyünce öyle bir doktor olurum (şimdilik doktor, doçent olmasına az kaldı)


olcay "sol ki üç dört" bayram

1 yorum:

Adsız dedi ki...

yaw haepsini anladım da olcay harbi mi bilmiyon lam biskilet surmeyi??